Psikoterapi sürecine sinir sisteminin çalışma prensiplerini dahil eden bir diğer terapi yaklaşımı olan EMDR Terapisinde de beden duyumları, travma ile ilişkili olan imgeler, düşünceler, duygular ile birlikte ele alınır.
[1] Her iki terapi yaklaşımı da travmanın fizyolojik bir tepki olduğuna inanır ve Travma Sonrası Stres Bozukluğunun ve ilişkili olan diğer psikolojik problemlerin tedavisinde nörobiyoloji ve nöropsikoloji üzerinde yapılmış araştırmalardan beslenir.
EMDR ve Somatik deneyimleme terapilerinin aksine, klasik konuşma terapisinde, ağırlıklı olarak zihnin ve düşüncelerin, bir diğer ifade ile danışanın söylediklerinin, fiziksel ve duygusal etkisine odaklanırız ve genellikle rahatsız edici beden duyumlarının ve duyguların “yönetilmesini” hedefleriz. Sıklıkla sinir sisteminin işleyişinin ihmal edildiği bu terapi yaklaşımında, travmatik olaylara verilen içgüdüsel tepkilere erişim engellemiş ve travmanın beyin ve beden tarafından işlenmesini kısıtlamış oluruz. EMDR terapisi ve Somatik Deneyimleme gibi sürece fizyolojiyi dahil eden terapilerde, duyumsamalar odak noktalardan biridir. Bu yaklaşımlarda beden ve zihin arasında iki yönlü bir etkileşimin olduğuna, yani bedenin düşünceleri, düşüncelerin de bedeni etkilediğine inanırız ve bu iki unsuru terapi sürecinde değişim için birer araç olarak kullanırız.
[1] EMDR terapisi için detaylı bilgiye
Travma ve EMDR isimli makalemizden erişebilirsiniz.